bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      alman sosyolog max weber'in (1864-1920) çabalarından biri, ekonomik koşulların yeni fikirler ortaya çıkmasına ortam hazırladığını savunan marx'ın yanıldığını kanıtlamaktı. örneğin, marx'a göre, kuzey almanya prensleri ve tüccarları, kazançlarının katolik yasaklamalarla engellenmesini önlemek için protestanlığı seçtiklerinde zaten kapitalizmin nimetlerinden faydalanıyorlardı. weber ise, bunun böyle olmadığını savunuyordu. önce protestanlığı seçmişlerdi, sonra kapitalizm gelmişti, protestanlık kapitalizmi getirmişti. protestanlar, özellikle de kalvinistler, öteki dünyadaki ödüllerini beklemektense bu dünyada kendilerini ispatlamaları gerektiğini düşünüyorlardı. bu nedenle protestan etiği çok çalışmanın ve bireysel başarının altını çiziyor ve insanların niçin ihtiyaçlarının ötesinde para biriktirmeye başladığını açıklıyordu: "bakın bana. ne kadar başarılıyım!" weber'e göre, sınırsız ekonomik büyüme anlayışına sahip kapitalizmin temellerini din oluşturuyordu. weber'in protestanlığın kapitalizmi ateşlediği teorisi kanıtlanamamıştır. ilk kapitalistler kuzey italya ve güney almanya'daki katolik bankalardı. yakın zamanlarda yapılan tarih araştırmalarına göre 1300'ler ve 1900'ler arasında almanca konuşulan katolik ve protestan ülkeler aynı oranda büyümüşlerdi. bu durum ekonomilerinin de aynı oranda büyüdüğünü gösteriyordu. peki, asya'nın büyümesi nasıl açıklanabilirdi ? bazılarına göre konfüçyüs etiği de protestan etiği ile aynı etkiyi sağlıyordu: çok çalışın ve yatırım yapın! kaynak : roskin-berry/ uluslararası ilişkiler
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      başlığı görünce laaan dedim. benim entrymi neden silmişler diye kısa süreli dellendim ama sonra fark ettim asketizm başlığına yazmışım. önce onu koyayım: (#1093411) (bkz: dünyevi asketizm) bkz doldurulmamış ancak tam olarak karşılığı bu olmalı. kitabı zamanında okumaya niyetlenmiştim ama o an için bulamayınca kitap üzerine epey bir makale okuma fırsatım olmuştu. kitabın dönemindeki etkisi ne kadardır bilemem ama bugünün avrupasının elinde bulundurduğu bu sosyoekonomik gücün sırrını bana göre kusursuz bir şekilde açıklıyordu. weber'in yaklaşımının sonuçları neredeyse tam anlamıyla 150 yıldır gerçekleşiyor denilebilir. benim asıl merak ettiğim weber'in bu teorisi döneminde ve ondan sonra ne kadar ses getirdi ne kadar ciddiye alındı? çünkü teorik olarak örtüşen bir motivasyon içeriyor ama fitili bu mu ateşlemiştir yoksa sadece bir öngörü müdür bu merak konusu. ayrıca kitabın ortaya koyduğu tez kitlesel olarak önemli bir yol haritası çıkartıyordu ve artık iş protestanlıktan ya da belirli bir inanç ideolojisinden çıkmıştı. açıkçası benim aklıma her zaman japonya örneğini getiriyor bu dünyavi asketizm. tanrının en büyük sanat eseri olan insanın yeryüzünde hakimiyet kurması ve onun şanını yükseklere çıkarması için var gücüyle çalışması. i̇nsanlara bir idea vermeniz gerekir. her gün yataktan kalktıklarında çalışmaları için hatta hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmaları için onlara bir motivasyon aracı vermeniz gerekir. kimi toplumlarda bu idea millet şuurudur mesela. kendinden sonraki evlatlarına daha iyi bir yaşam kazandırma idealidir mesela. protestan ahlakı ise bu motivasyonu başka bir boyuta taşır ve güçlü olmak ve harcayamayacağın kadar fazla para kazanabilmek için insanlara başka bir idealden söz eder. tanrının temsilcisi sensin! bu motivasyonu kazandıramadığınız zaman gerçek inanç sahibi insanları harekete geçirmek daha zordur. onların dünyayla işleri yoktur. dünya tamamen uğraşılmaya değmeyecek bir hiçliktir. ölüm bir düğün, yaşam ise bir zulümdür. bu anlayışın hakim olduğu toplumlarda ezilmek için daima açık vermek zorunda kalırlar. weber inançları nasıl etkin bir şekilde yönlendirip lehte sonuçlar elde edebiliriz sorusuna bu şekilde yerinde bir çözüm getirmiştir. "din toplumların afyonudur" diye sızlanmak yerine bu afyonu nasıl kullanabilirim şeklinde aktif bir teoriden söz etmiştir.
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote